Organ nakli bir ihtiyaçtır

Ferda AŞIROĞLU~

“Beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin önceden kendi isteği, şahitler ve bir Tıp Kurumunun veya yakınlarının onayı ile organ değiştirme ihtiyacı olan bir hastaya nakli için gerekli organlarını vermesi” olarak tarif edilen organ nakli, hem alıcı hem verici ve aileleri için oldukça zorlu bir süreç. Her geçen gün daha fazla duyulur olan organ naklini sizler için araştırdık. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, Genel Cerrahi Bölümü kurucularından, Organ Nakli Cerrahı Yrd. Doç. Dr. Koray Baş, organ nakli ve bağışı üzerine merak edilen tüm konuları Üniversite Gazetesi okurları için anlattı.

Organ nakli nedir ve hep organ nakliyle birlikte birlikte sözü edilen beyin ölümü ne anlama gelmektedir?
Organ nakli canlı bir vericiden veya beyin ölümü gerçekleşmiş bir bireyden sağlıklı organ veya dokuların alınarak ihtiyacı olan hastalara nakledilmesidir. Canlı vericili organ nakli, sağlıklı bir bireyin kendi rızasıyla organlarını bağışlamasını ifade etmesiyle olur. Kadaverik vericili organ nakli dediğimizde ise beyin ölümü gerçekleşmiş bir bireyden organlarının alınmasını ifade eder. Beyin ölümü de beyin ve beyinsapı fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybolduğu, bilincin son bulduğu, yaşamsal fonksiyonların ancak tıbbi destek ve solunum cihazlarıyla sağlanabildiği, bu desteklerin kesilmesiyle hayatın sona erdiği koma halini tanımlar. Ve bu tanı, içerisinde organ nakli ekibinden kimsenin bulunmadığı, nöroloji, beyin cerrahisi, kardiyoloji ve anestezi uzmanlarından oluşan dört kişilik bağımsız bir kurul tarafından yapılan detaylı muayene ve tanı araçlarının kullanılması soncunda konulabilir.

BÖBREK NAKLİ İLK SIRADA
Nakil en fazla hangi organlar için yapılmaktadır?
Uygun alıcı ve verici sağlandıktan sonra, başta böbrek, karaciğer, pankreas, kalp, kornea olmak üzere, kemik iliği, akciğer, barsak, kulak kemikcikleri, kıkırdak, kemik ve kas dokusu gibi birçok farklı doku ve organın nakli yapılabilmektedir. Günümüzde en sık yapılan organ nakli böbrek naklidir. Bağış yapıldıktan sonra geriye kalan tek böbreğiyle insanlar sağlıklı bir şekilde normal hayatlarını sürdürmektedirler. Amerika’da yapılan uzun süreli bir araştırmada bir böbreğini bağışlayan kişilerin, diğer insanlardan daha uzun sürelerde ve hatta daha sağlıklı bir yaşam sürdürdükleri gözlemlenmiş. Bunun sebebi olarak da bu vericilerin, sağlık ve sağlıklı yaşam hakkında bilgi düzeylerinin arttığı ve doktor kontrollerine daha fazla riyaet ettikleri saptanmıştır. Yani sağlıklı bir kişinin bir böbreğini ya da karaciğerinin bir bölümünü bağışlaması, o kişinin hayat kalitesini ve süresini sanılanın aksine etkilememekte.

BAĞIŞ ÖNÜNDEKİ ENGEL: BİLGİSİZLİK
Organ bağışları hakkındaki ön yargıların sebepleri nelerdir?
Organ bağışındaki en yaygın çekince inanç alanında yaşanmaktadır. Yetersiz bilgilenme nedeniyle organ bağışlamanın dini yönü ister istemez kafalarda karışıklığa neden olabilmektedir. Oysa Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 6 Mart 1980 tarih ve 196 sayılı kararına göre organ bağışının İslam dinine göre caiz olduğu bildirilmiştir, herhangi bir engel yoktur, tersine organ bağışı dini mercilerce desteklenmektedir. Hasta yakınları beyin ölümü sürecini anlamakta zorlandıkları için hastanın organlarını bağışlamakta haklı bir tereddüt yaşamaktalar. Bu konuda eğitimli organ nakli koordinatörleri hasta yakınlarını bilgilendirmekteler. Bir başka çekince ise bağışlanan organların kimlere gideceği endişesi. Bilinmesi gereken yasa gereği organ ticareti yasaktır. Bunun ötesinde nakil işleminin herhangi bir çıkar ilişkisine dönüşmemesi için merkezi idareli Organ Nakli Koordinasyon Merkezleri bulunmakta, organ dağılımları bu merkezlerce bağımsız olarak yapılmaktadır. Türkiye ve diğer modern ülkelerde olduğu gibi bu merkezler, verici yakınlarının, alıcı adaylarının ve nakilde görev alan ekibin inisiyatifi ve bilgisi dışında, alınan organların ve alıcı adaylarının uygunluğunu karşılaştırarak organa en uygun adayları tespit eder ve nakil edilmek üzere dağılımını yürütürler, denetimlerini yaparlar. Bu sebeple adil olmayan bir dağılım veya tesir altında kalma söz konusu olamaz.

K.K.T.C.’DE YOK
Dünyada ve Kıbrıs’ta organ bağışı üzerine yasal düzenlemeler nasıldır?
Türkiye’de organ ve doku nakli uygulamalarının hukuki temeli 1979 tarih ve 2238 sayılı ’Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun’ ile sağlanmıştır. Türkiye ve bir çok diğer modern ülkede ‘genişletilmiş gönüllülük yöntemi’ var. Bu yöntemde, kişi sağlığı yerinde iken organlarını bağışalayabileceği gibi, beyin ölümü gerçekleşmesi halinde ailesi tarafından da kişinin organlarının bağışlanması için onay verilebilmektedir. Bireyin sağlığı yerindeyken organ bağışı yapabilmesi için, yasal nitelikleri taşıması ve iki şahit huzurunda herhangi bir sağlık merkezince hazırlanan organ nakli bağış beyanının doldurulması yeterlidir. Kendisine bu kararını belirten “Doku ve Organ Bağış Belgesi” verilecektir. Bilindiği üzere K.K.T.C ‘de bu konuda henüz yasal bir dayanak olmasa da çalışmalar sürüyor. Bu yüzden ülkemizde gerçekleştirilen herhangi bir organ nakli de henüz yok.

BİR EKİP İŞİ
Organ nakli yapacak olan ekip hangi uzmanlardan oluşur?
Bir organın nakil edilebilmesi için sadece organ nakli cerrahı yeterli değildir. Organ nakli özveri ile 7 gün 24 saat çalışacak kalabalık bir ekip gerektirir. Örnek olarak bir böbreğin nakli için cerrahların yanında; nakil öncesi hastaların değerlendirmesi ve nakil sonrasında hastaların takibini sağlayacak organ nakli konusunda deneyimli başta nefroloji, radyoloji, enfeksiyon hastalıkları uzmanları ile verici-alıcı arasındaki doku uyumunu gösterebilecek immunoloji yani uzmanı, nakil sonrası alıcının kullanacağı bağışıklık dengeleyici ilaçların ilaç düzeylerinin ölçümü için biyokimya uzmanı, verici adaylarının akli ve psikolojik durumlarının değerlendirilmesi için bir psikiyatri uzmanı ile nakil işlemlerinin, hasta takiplerinin ve hasta yakınlarının bilgilendirilmesi gibi işlemlerin sağlıklı yapılabilmesi için bu konuda eğitimli bir organ nakli koordinatörü çekirdek ekibi oluşturur. Bu temel ekibin yanında gerektiği her an hizmet verebilecek kardiyoloji, göğüs hastalıkları, genel dahiliye gibi diğer tüm branş hekimlerine de ihtiyaç vardır. Özetle, organ nakli multidisipliner bir ekip işidir.

Kimdir?
1977 İzmir doğumlu Dr. Koray Baş, 2000 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimini tamamladı. 2006 yılında İstanbul Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Genel Cerrahi Kliniği’nde ihtisasını tamamlayarak Genel Cerrahi Uzmanı ünvanı aldı. Bir yıl süreyle A.B.D. Saint Louis Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Prof. Dr. Frank E. Johnson ile birlikte İleri Kanser Cerrahisi üzerine çalıştı. Ardından İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Organ Nakli Bölümü’nde Organ Nakli Eğitimi aldı ve bu konudaki çalışmalarını sürdürdü. Haziran 2010’da Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi  Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünün kurucu Öğretim Üyeliği’ni yaptı. Halen bu akademik görevine devam etmektedir. Bu güne kadar organ nakli üzerine uluslararası alanda yayımlanmış 12 makale ve bildirisi bulunmaktadır.

FACEBOOK’TAN TAKİP ET

Yorum bırakın